Modern toplumun hastalığı olarak ifade edilen stres, aslında günlük yaşamın bir parçasıdır. Günümüzde çoğu insan, farkına varmasa bile yoğun bir stres yüküne sahiptir. Günlük rutin yaşamımızda değişikliğe neden olan herhangi bir şey, stres vericidir. Zihinsel değişiklikler de gerçek, somut değişiklikler kadar strese yol açarlar. Yapılan bir araştırmada; iş yerindeki stresin en fazla 50 yaş altı kadınları etkilediği, 50-64 arası kadınlarda ise diğer risk faktörlerinin kalp hastalıkları gelişimi için daha fazla riskli olduğu gösterilmiştir
Organizmanın strese tepkisi üç aşamada gelişir. Alarm tepkisi, direnme ve tükenme aşamaları olarak adlandırabileceğimiz bu aşamalardan kısaca şöyle bahsedebiliriz:
Alarm aşaması, kişide fiziksel ve kimyasal değişmeler sonucunda kalp atışlarındaki hızlanma, tansiyondaki yükselme ve solunumdaki hızlanma ile gelişen ani adrenalin salgılanmaları ile tanımlanır. İkinci aşama olan direnme aşamasında ise; kaybedilen enerji, yeniden kazanılmaya ve bedendeki tahribat giderilmeye çalışılır. Kalp atışı, tansiyon, solunum düzene girer, kas gerilimi nispeten azalan birey, strese karşı koymak için çaba göstermeye başlar. Son aşama olarak tanımlanan tükenme aşamasında, bireyin gayreti kırılır ve davranışlarında ciddi derecede sapmalar ve hayal kırıklıklarının yaşandığı bir evreye girilir. Tükenme aşamasında da, parasempatik sinir sistemi etkindir.